Analiz: THY Neden Zarar Etti?
THY Neden Zarar Etti?
Türk Hava Yolları'nın
2016 yılı birinci çeyrek sonuçları açıklamasının ardından medyada havayolunun çok
ciddi zarar ettiği yazıldı. Yabancı medya ajanslarında ise "tarihi
zarar" ettiği belirtildi. Peki gerçekten böyle mi? Eğer doğru ise bu neden
kaynaklanmış olabilir, yanlış giden nedir? Yalnızca bir çeyreğe bakmak anlamlı
sonuçlar verir mi?
Bu ve benzeri soruların
yanıtlarını bulabilmek için birinci çeyrek finansal sonuçlarına biraz daha yakından
bakmak ve karşılaştırmalar yapmak gerekiyor. Bu nedenle analize 2016 ve 2015
birinci çeyrek (Q1) sonuçlarını karşılaştırarak başlamamız gerekir. Bunun için
de, firmanın varlık, borç ve sermayesini gösteren “bilanço” ile 3 aylık gelir
ve giderlerinin sonuçlarının gösteren “gelir tablosunun” karşılaştırmaları
olarak incelenmesi gerekir.
Bilanço
-Uçak alımları ve
amortisman giderleri
İlginçtir, THY’nin özellikle
son yıllarda artan uçak alımları dikkate alındığında, maddi duran varlık olarak
adlandırılan kaleminin oldukça artmış olması beklenirken, bu kalemin pek değişmediği
görülüyor. Bunun tek nedeni olabilir; amortisman giderlerinin de aynı seviyede
artması. Yoksa zararın en büyük sebebi amortisman yani uçakların ve tesislerin
yıpranma gideri mi? Bunu ancak gelir tablosu kalemlerini incelerken görebileceğiz.
-Kredi maliyetleri
Bilançonun yükümlülükler
kısmına bakıldığında ise kısa vadeli borçların nispeten azaldığını ancak uzun
vadeli borçların ciddi biçimde arttığını görüyoruz. Uzun vadeli borçlar 19
Milyar TL’den 21,5 Milyar TL’ye çıkmış. Bu durumun uzun vadeli uçak finansmanı
nedeniyle ortaya çıkmış olduğunu tespit etmek çok zor değil ancak kredinin olması
gereken tutarın üzerinde olup olmadığı bilgisinin kontrol edilmesi gerekir.
Kredi maliyetinin karlılık üzerinde ne gibi etki ettiğini ilerleyen bölümde göreceğiz.
-Sermaye Yapısı
Sermaye yapısında kur
farkından kaynaklanan rutin fark dışında ciddi bir değişim olmasa da, gelir
tablosunda yer alan dönem karından gelen negatif etki sermaye yapısını da
yaralamış. Öyleyse, gelir tablosuna, yararının kanadığı yere gidelim.
Gelir Tablosu
-Ciddi Gelir Artışı!
2016 yılı son 3 aylık
satış gelirleri, 2015 yılı satış gelirlerine göre daha iyi durumda. Hatta çok 1
Milyar TL gibi ciddi bir biçimde artmış durumda! 5,5 Milyar TL’den 6,5 Milyar
TL’ye artmış durumda ki bu da bize %18 gibi çok ciddi bir artış oranı verir.
Hemen belirteyim ki, bunun için yalnızca ana faaliyetlerden elde edilen
gelirler var; yani yolcu biletlerinden elde edilen gelirler, kargo gelirleri
vs.
-Sürümden Kazanma
Stratejisi?
THY’nin gelirleri bu
kadar ciddi şekilde artıyor ise zarar elde etmesini, hatta tarihi olarak adlandırılan
zarar elde etmesini anlamak daha da zorlaşıyor ve merakımızı artırıyor. Neyse
ki yanıt çok gecikmiyor, hemen bir alt kalem olan satışların maliyeti! Satışların
maliyeti, satış gelirlerinden daha fazla artmış. Bu başka bir ifadeyle sürümden
kazanmak için yapılan satış olarak nitelendirilse çok yanlış olmaz herhalde.
Satış maliyeti 4,7
Milyar TL’den 6 Milyar TL’nin üzerine çıkmış. Yani % 28’lik bir maliyet artışı.
Gelirde meydana gelen %18’lik rekor gelir artışına rağmen, maliyette meydana
gelen % 28 gibi başka bir rekor artış. Bu da THY’yi brüt satış karında azalmaya
götürmüş.
Diğer kalemlerin de
etkisi çok büyüktür ancak yaranın kanadığı yerin burası olduğundan şüphelenmek çok
haksız olmaz.
Peki neden?
Bu iki kaleminde
firmasının asıl faaliyet konularından kaynaklandığını göz önünde bulundurduğumuzda
bir takım öngörülerde bulunmak mümkün. Şöyle ki, evet THY çok hızlı bir biçimde
büyüyor, filoyu yeniliyor ve aynı zamanda büyütüyor. Neredeyse her geçen hafta
yeni bir hat açıyor, Afrika ve Güney Amerika kıtasına çıkarmalarda bulunuyor.
Ama beklenen karlılığı maalesef yakalayamıyor. Bunun bir çok nedeni olabilir;
doğru fiyatlandırma stratejisi uygulanmıyor olabilir, yeni açılan hatlarda
gelecek dönemde ortaya çıkacak potansiyeli öngörerek zararına da olsa uçuşlar
gerçekleştirilmekte olabilir, filo yönetiminde yanlışlar yapılıyor olabilir. Bu
gibi etmenlerin değerlendirilebilmesi için maliyet kalemlerinin birer birer
incelenmesi gerekecektir.
Ancak unutmamak
gerekir ki; bu maliyet kalemlerine THY’nin son zamanlarda büyük yanı uyandıran
sponsorluk harcamaları dahil değil. Ayrıca en büyük maliyet kalemlerinden biri
olan yakıt giderlerinde son yıllarda rekor bir düşüş yaşandı.
Özetle; satıştaki çok
başarılı artışı, akaryakıt maliyetlerindeki ciddi düşüşe rağmen maliyetlerdeki
artış eritmiş. Eğer 3 aylık etki bu kadar yüksek ise yıl sonu etkisini tahmin
etmek çok değil. Kanaatimce pansuman yapılması gereken en acil yer artan hizmet
maliyetleri.
Diğer kalemlerden
gelen etkileri incelemeye devam edelim...
-Personel Giderleri
En büyük kalemlerden
birini oluşturan genel yönetim giderlerinde de ciddi bir artış olduğu göze çarpıyor.
Bu kalemi büyük ölçüde personel giderleri oluşturmaktadır. 180 Milyon TL’den
240 Milyon TL’ye çıktığını görüyoruz. Artan filo kapasitesinin personel
maliyetlerine yansıdığı ve 60 Milyon TL ek yük getirdiği görülüyor.
-Sponsorluk Giderleri
İçerisinde sponsorluk
giderlerini de barındıran pazarlama giderlerindeki değişime de bir göz atalım.
Zarar açıklandıktan sonra en fazla eleştirilen konulardan biri sponsorluk giderleriydi,
bakalım haklılık payı var mı?
Pazarlama giderleri
660 Milyon TL’den 930 Milyon TL’ye artmış, bir diğer ifadeyle % 41’lik bir artış.
270 Milyon TL’lik pazarlama gideri artışı THY için normal bir artış mıdır 3 aylık
bir dönem için? Bunu yıllık olarak alırsak yaklaşık 1 Milyar TL’den fazla bir
artış.
Yıl sonu gelirin
yaklaşık 20 Milyar TL olacağı dikkate alınırsa 1 Milyar TL’lik bir artış ile
yaklaşık 3 Milyar TL’lik bir pazarlama giderinin yüksek olduğunu söylemek mümkün
olabilir. Başka bir ifadeyle yakıt, personel, idari masraf vs dahil olmaksızın
yalnızca pazarlama masraflarına gelirlerininiz %15’den fazlasını aktarmak demek
oluyor bu.
Ama yalnızca
rakamlara bakarak eleştiri yapmak ne derece doğru? Haksızlık yapmamak adına diğer
gelişmeleri de analizime ekleyelim...
THY‘nin özellikle son
yıllarda hızlı büyüme ivmesinde olduğunu, yeni hatlar açtığını belirtmiştik.
Her yeni hat açılışının, açılışın çok öncesinden başlayan araştırma ve
pazarlama aktivitelerini içerdiğini unutmayalım. Bunun yanı sıra, “global bir
havayolu” olmayı hedefleyen bir şirketten bahsettiğimizi de göz önünde
bulunduralım. İstanbul’un da konum avantajını kullanarak transit yolcu taşımacılığı
pastasından daha fazla pay almaya çalışan bir şirket. Uluslararası alanda geçerli
spor aktivitelerine, film tanıtımlarına sponsor olması bu açından bakıldığında
doğru bir strateji olarak görülüyor.
Unutmayalım ki, bu tür dolaylı tanıtımların meyvelerinin alınması uzun vadeleri
bulur. Pazarlama faaliyetlerindeki asıl hedef her zaman satış olmakla birlikte
marka değerinin ve bilinirliliğinin önemi de hesaba katmak gerekir.
En çok eleştirilen
konunun bu olması nedeniyle bu konuya biraz fazla yer ayırdık ancak global
perspektiften bakıldığında ve diğer sonuçlar ile karşılaştırıldığında, sponsorluk
giderlerine getirilen eleştirilerin çok fazla önemli olmadığı sonucu ortaya çıkıyor.
Ancak, hemen belirtelim ki dikkatle izlenmesi gereken alanlardan birisi olduğuna
katılıyorum. Özellikle gelirin %20’sine yaklaşması durumunda acilen müdahale
edilmesi, pazarlama aktivitelerinin, harcamalarının biraz daha zamana yayılması
gerekiyor. Özetle, “risk item” değil ama “watch item”.
Genel yönetim ve
pazarlama giderlerindeki bu artışlar firmayı faaliyet karından faaliyet zararına
döndürmüş durumda.
-Finansman Maliyetleri
Bilanço analizi sırasında
da tahmin ettiğimiz üzere, en büyük darbelerden birisi de finansman maliyetleri
olmuş. 2015’in ilk çeyreğinde 234 Milyon TL olan maliyet 2016 yılının aynı döneminde
981 Milyon TL olmuş. Yeni alınan uçakların maliyetleri çok ciddi yük getirmiş
THY’nin omuzlarına. Bir yıl arayla 4 kat bir finansman maliyeti...
Finansman maliyeti yıl
sonunda 4 Milyar TL olacaktır. Yani toplam satışın % 20’si. THY’nin öz
kaynaklarının yetersiz olması firmayı faiz ile kredi arayışına itmiş ve farklı
yöntemlerle yapılan leasing işlemleri sonucunda ciddi tutarda finansman yüküne
katlanılmıştır. Bu tutarın artarak devam edeceğini hemen belirtelim.
-Dönem Karlığı:
Finansman
giderlerinde, personel maliyetlerinde, pazarlama harcamalarında ve satış maliyetlerinde
meydana gelen bu artışların hepsinin alt alta topladığımızda, firmanın satış
gelirlerinde çok ciddi artış olmasına rağmen karlılığı nasıl yok ettiğini açıkça
gösteriyor.
Sonuç olarak, 2015 yılının
ilk çeyreğinde 370 Milyon TL kar elde eden şirket, 2016 yılı aynı döneminde
1,2 Milyar TL zarar elde etmiştir.
Sonuç:
Bir çok haber ve köşe
yazısında geçen, Türk Havayolları’nın son yılların rekor zararını elde ettiği,
bunun da orantısız sponsorluk harcamalarından kaynaklandığı yönündeki haber ve
eleştirilerden yola çıkarak tarafız olarak teknik bir analiz ortaya çalıştık.
2015 yılının ilk çeyreğinde
0,3 Milyar TL karda olan şirketin, 2016 yılının ilk çeyreğinde 1,2 Milyar TL
zarara döndüğünü tespit ettikten sonra, zarara nelerin yol açtığını ortaya koymaya
çalıştık.
Sanıldığının aksine
THY’nin satışları azalmamış aksine çok hızlı bir şekilde % 18’e varan oranlarda
artırmıştır. Ancak, THY bu artıştan kaynaklanan gelirini kara çevirememiş, bu
satışların bir kısmını geçen yıldan daha düşük bir kara satmıştır. Akaryakıt
maliyetlerinde yaşanan düşüşe rağmen satış gelirindeki artış oranını, karlılık
oranlarına yansıtamamıştır. Bunda şüphesiz yeni açılan hatlardaki düşük
kapasite ile yeni alınan geniş gövdeli uçaklardan kaynaklanan kapasite artışının
geçen yılki karlılığı sağlayamamasının etkisi de bulunmaktadır.
En büyük darbe burdan
gelmekle birlikte firmayı zarara götüren yalnızca bu değildir. Benzer etkilere
sahip olan bir çok masraf kaleminde artış yavaş yavaş karlılığı eritmiştir.
Bunların en başında
finansman maliyetleri gelmektedir. Yeni alınan uçakların maliyetleri karlılık üzerinde
çok ciddi baskılar oluşturmaktadır. Yine yeni alınan uçaklara temin edilen ek
personel, genel yönetim giderleri üzerinde çok ciddi artışlara yol açmıştır.
Son olarak içerisinde
sponsorluk harcamalarını da barındıran pazarlama giderleridir. Sanıldığının
aksine sponsorluk giderleri karlılık üzerinde en büyük kar azaltıcı etkiyi
yapmamıştır. Başka bir ifadeyle, kanayan ara asıl burası değildir. Ancak yine
de pazarlama giderleri ciddi biçimde artmaya devam etmekte, satış hasılatının
%15’ne ulaşmaktadır. Global pastadan daha fazla pay almak isteyen ve globalleşme
alanında adımlar atan bir şirket için bu artış dramatik bir atış olmamakla
birlikte, yakından takip edilmesi gerekmektedir.
Son olarak, gelirdeki
ciddi artışa rağmen farklı gider kalemlerindeki hızlı artış, düşen yakıt
maliyetlerine ilişkin karlılığı azaltmış hatta zarara yol açmıştır. Ancak, salt
rakamsal değerlerin yanında THY’nin büyümesini, ülkede ve global ekonomide yaşanan
gelişimleri de dikkate aldığımızda alarmların çaldığı söylemek çok haklı olmaz.
Ayrıca unutmayalım ki bunlar yalnızca bir çeyreklik rakamlar. Yıl sonunda daha
sağlıklı bir analiz yapılması mümkün olacaktır.
Kaynak: http://investor.turkishairlines.com/tr
Yorumlar
Yorum Gönder